17 Eylül 2015 - Kocabahçe
Sabah Kalafat'ın getirdiği bazlama, domates ve incir ile beslenip yola çıktık. Ben ilk başta yine bir palamut sürüsüne rastlar mıyız diye oltayı attım; ama maalesef şansımız sıfırdı.
Öğlene doğru Kocabahçe Koyu'na geldik... Koyun batısına 20 metreye demir atıp kıçtan kara olduk. Burada demirinizi neredeyse koyun ortasından itibaren boşaltmanız gerekiyor. Dip de eriştelik olunca demir epeyce sürüklenip öyle tutuyor. Kıyı şeridi de birden sığlaştığı için kıçtan karada başarılı olmak biraz zorlaşıyor. Biz de demiri 2 kere yeniledik akşam burada kalacağımız için.
Aslında bu koyla ilgili çok tatsız bir anımız var. Tekneyi aldığımız ilk sene 2007'de yine Burcu ile beraber buradayız. Akşamüzeri geç vakit koya girdik ve hava rüzgarlı olunca yaptığımız kıçtan karaya güvenemeyip iskeleye bağlandık. O zamanlar bizim henüz pasarellamız yok. Tekneden karaya ve iskeleye keklik gibi sekerek atlıyoruz. Yan teknede Ali'yi iş ortamından tanıyan İzmirli bir doktor "size iyilik yapayım, bende yedek paseralla var, buyrun kullanın" dedi. Biz de durumdan pek memnun olduk. Pasarellanın, önde epeydir su yemiş bir kalas olduğunu, Ali ilk denemesinde, pasarella kırılıp iskele ile tekne arasına düşünce anladık. Çevreden yetiştiler, Ali'yi sudan çıkardılar, Allahtan kafasını bir yerlere vurmadı ama dizi sabaha kadar davul gibi şişti. Doktor beyimiz "bir şeyi yoktur, etkiye tepki vermiştir ovmayın, buz koymayın" dedi. Ertesi sabah Ali yerinden kımıldayamıyordu. Erkenden Datça'ya yollandık. Orada limana girip devlet hastanesine gittik. Ortopedist yok, doğru dürüst doktor yok, nuh nebiden kalma bir röntgen cihazi; yani düşünün Ege'de bile böyle... Vakit geçirmeden tekneye atlayıp bu kez Bodrum'a gittik. Ambulansla Özel Bodrum Hastanesi'ne gittik. Doktor gelip Ali'nin bacağını topuktan kalçaya kadar alçıya aldı. Kırık varmış... O gün bugündür buraya pek gelmeyiz. Aslında güzel koy...
Bugün Ali, teknenin bordosunu temizledi, bu iş için de can yelekkerini kullandı...
Akşamüstü happy hours üzerine Mete, spesiyal tavuk dönerini, ben de Burcu'nun yardımlarıyla otlu buğday pilavımı yaptım.
Akşam tavla turnuvamızın finali kıran kırana geçti, ben Burcu'yu 6-2 yenerken, dün 6-0 yenilen Mete'nin de intikamını almış oldum:)
Yorumlar
Yorum Gönder