16 Eylül 2015 - Ada Boğazı
Dirsek Bükü'nden yola çıkıp yelken açtık. 2-3 knot hızla Ataol Burnu'ndan geçerken teknenin altında koca koca balıklar görüp gözümüze inanamadık. Biz 2007 yılından beri muhtelif ebatta ve cinste oltalarla ara ara galeyana gelip balık tutma hevesine kapılırız. Ve o zamandan beri bu konuda hiçbir başarımız yoktur. En son 1 ay kadar önce teknenizde ne kadar olta varsa toparlayıp Çiftlik Azmak Restaurant'a vermiştik. Tesadüf bu ya 3 gün evvel lafladığımız Selimiyeli Engin bize basit bir olta vermişti ve biz de onu yine rafa kaldırmıştık. Bugün oltayı çıkarıp arkamıza salladık ve bir müddet sonra ilk palamutu çektik...
İlk balığın ölümü bizim için biraz üzücü olsa da hemen unutup ikincisi için yine oltayı salladık. Ben hayatımda böyle sürü görmedim. Daha iyi hızımızı ayarlamak için yelkenleri de kapattik. Kısa süre sonra ikinci de damladı...
Üçüncü de takılınca oltaya, bir heyecan oldu. Ali bunu sen çek diyince tam son anda balıkçık kendini kurtardı. Bu da benim talihsiz anım...
Bu günlük bu kadar yeter deyip Ada Boğazı'na kıçtan kara olduk. Woopee de 1 saat sonra yanımıza demir attı...
Balıkları güzelce takoz yaptık, pişirmeden 2 saat evvel deniz suyuna koyduk ki iyice yumuşayıp kanını salsın. Pişirmeden evvel sarımsak, tuz ve karabiber konmuş zeytinyağına batırıp hafif una bulayıp ayçiçek yağında kızarttık. Yanında da yeşil salata; ben hayatımda bu kadar lezzetli balık yemedim. Mete ve Burcu da çok güzel pişirdiler, ellerine sağlık...
Yarın olsun da yine sürüyü bulalım istiyorum... İnsanoğlu böyle garip işte öldürmeye de avcılığa da aslında doğuştan hazır; üzülmek de bir yere kadar.
Akşam teknemizde tavla turnuvası var. Az önce ben Ali'yi yendim. Şu anda da Burcu ve Mete kapışıyorlar.
Yorumlar
Yorum Gönder