DADD Ralli Akdeniz 22. Gün

8:00’de otobüslere doluşup Tarsus’a yola çıktık. Tarsus Belediyesi’nin misafiriyiz.

Nusret Mayın Gemisi
Nusret'ın döşediği mayınlar 18 Mart 1915'te Çanakkale harekatının kaderini değiştirmiş, ona "dünyanın en ünlü mayın gemisi" unvanını kazandırmış. Mersin'den Tarsus'a 3 parçaya ayrılarak TIR ile getirilmiş olup, 27 km'lik yol 4.5 saat sürmüş. Şu an kendisi için düzenlenen açık hava müzesinde gezilebiliyor. Peki savaşta bunca başarı kazanan mayın gemisinin yıllarca taşımacılıkta kullanıldığını ve bu seferlerden birinde batıp, batığının Tarsus Belediyesi tarafından satın alınıp denizden çıkarıldığını... Bravo Tarsus Belediyesine...





Kleopatra Kapısı


Bizans Döneminde inşa edilen kent surlarının Dağ Kapısı, Adana Kapısı ve Deniz Kapısı bulunuyormuş. Tarsus'un 18. Yüzyıl sonlarına kadar oldukça sağlam üç kapılı surları, 1835 yılında Mısırlı İbrahim Paşa tarafından yıktırılmış ve sadece iki ayak üzerinde tek kemerli deniz kapısı kalmıştır. Mısır'ın ünlü kraliçesi Kleopatra'nın sevgilisi Romalı General Antonius ile Tarsus'da buluşmak üzere geldiklerinde bu Deniz Kapısından şehre girmişler. Bu nedenle Deniz Kapısına Kleopatra Kapısı da deniliyormuş.

Kırkkaşık Bedesteni

1579’da inşa edilen Kırkkaşık Bedesteni, ilk dönemlerde imarethane (Aşevi) ve medrese olarak kullanılmışsa da, Cumhuriyet'ten sonra kapalı çarşı olarak kullanılmış. Bedesten adını, yapının dış cephesinde bulunan kaşık süslemelerinden almakta. Burada yarım saat mola verdik; isteyen alışveriş yaptı, isteyen cici fincanlarda Türk kahvesi içti, isteyen oraya mahsus cevizli tarçın çayı olan “kaynar” ı denedi. 



Tarsus Ulu Camii




Revaklı bir iç avluya sahip cami 1579 yılında Ramazanoğulları'ndan Piri Paşanın oğlu İbrahim Bey tarafından yaptırılmış. Selçuk-Osmanlı üslubunda tek şerefeli minaresi olan cami yapımında tümüyle kesme taş kullanılmış. 47X13 m. boyutlarında dikdörtgen plana sahip caminin bir de saat kulesi bulunmakta. Çünkü minaresine yıldırım düşmüş ve zarar gören minare tamir edilmeyip o zamanın modası saat kulesine dönüştürülmüş.

Danyal Peygamberin Makamı - Mersin




Danyal Peygamber 2. Babil Kralı Nebukadnesar (MÖ 605-562) zamanında yaşamış, Yahudileri Babil esaretinden ilmi ve kehanetleriyle kurtarmış bir peygamberdir. Rivayete göre Babil Kralı rüyasında İsrailoğullarından gelecek bir erkek çocuğun kendi tahtını sarsacağını bildirmesi üzerine İsrailoğullarından doğan erkek çocukların öldürülmesini emretmiştir. Bu nedenle Danyal Peygamber doğunca onu dağ başında bir mağaraya bırakmıştır. Mağarada bir erkek ve bir dişi aslan himayesinde büyüyen Danyal, delikanlı olunca kavmi arasına karışmıştır. Bir kıtlık senesinde Tarsus'a davet edilen Danyal Peygamber'in Tarsus'a gelmesiyle birlikte bolluk olmuş. Bu nedenle Danyal Peygamber Babil'e geri gönderilmemiş, ölünce de Tarsus'ta şimdiki Makam Camisi olarak anılan yere gömülmüştür.

Tarihi Tarsus Evleri - Mersin






Taş, kerpiç ve ahşap kullanılarak hazırlanan tarihi Tarsus evlerinin alt katı ambar, üst katı ise yaşam alanı olmak üzere iki bölüm halinde yapılmıştır. Çukurova’da yetişen pamuk, hacmen çok yer kapladığından, evlerin ambar kısmında muhafaza edilir. Yüksek duvar ve avlu, geleneksel Tarsus Evlerinin özelliklerinden bazılarıdır. Günümüzde yenilenen bazı evler butik otel, cafe, restaurant  olarak kullanılmakta.

Roma yolu


Akdeniz’i Anadolu’ya bağlayan İpek Yolu’nun, ticaret yolunun pek çok medeniyetin geçtiği Roma Yolu'nun tarihi 2000 yıl öncesine dayanıyor. Biz o sıcakta bu yolda yürümek yerine el yapımı limon dondurması yemeyi tercih ettik.

Şelale






Tarsus Çayı yaklaşık 142 km uzunluğunda. Bolkar Dağları’ndan doğan kaynaklarla beslenen çay Çukurova Deltasının ortaya çıkmasında önemli rol oynuyor. Çukurova’dan sonra Akdeniz’e dökülen bu nehir Tarsus’un kurulmasında önemli bir etken olmuş.

Şehri su basmaması için nehrin yatağı değiştirilince Tarsus Şelalesi oluşmuş. Tarihte Bizans İmparatoru Jüstinyen zamanında Toros Dağlarındaki karlar erimiş ve Tarsus Çayı’nın taşmasıyla şehirde büyük zarara neden olmuş, köprüler yıkılmış, insanlar ölmüş. Selden tekrar zarar görülmemesi için Tarsus Çayı’nın yatağı değiştirilmiş. Tarsus Çayı’nın yeni yatağında bu Roma döneminden kalma kaya mezarları kayalar yumuşak olduğundan suyun akıntısına dayanamayarak çoğunlukla tahrip olmuş durumda.

Öğlen yemeğimizi Tarsus belediyesi yemekhanesinde yedik ve belediye başkanı hediyeler eşliğinde hepimizin elini sıktı.



1 saat otobüs yolculuğu ardından Adana’ya geldik. Vallahi yorgunluktan hepimiz sızmışız. "Adana müzesine geldik iniyoruz" denince pek bir bozulduk.








Adana Müzesi Cumhuriyetin ilanından hemen sonra 1924 yılında kurulmuş olup, Türkiye'nin en eski on müzesinden biri olma unvanını taşımakta. Adana Müzesinde Tarsus Gözlükule, Mersin Yumuktepe, Misis, Karatepe, Soğuksutepe, vb. höyük ve iskân yerlerinde yapılan arkeolojik kazılarda çıkan eserler ile Adana ve çevresinden derlenen eserler bulunmakta... Prehistorik dönem eserleri, Hitit, Asur, Fenike, Frig, Arkaik, Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait heykel, kitabe, lahit, stel, mimari parçalar gibi taş eserler, pişmiş topraktan yapılmış çanak çömlek, çeşitli kaplar, silindir ve damga mühürler, sikkeler, mozaikler ve diğer arkeolojik buluntular yer almakta.
Müze, 2013 yılında Seyhan İlçesi Döşeme Mahallesinde restore edilen ve tescilli taşınmaz kültür varlığı olan Milli Mensucat Fabrikası'na taşınmış. Şu an sadece 2 etabı açık.  Biz restorasyon çalışmasını ve müze içeriğini çok beğendik. Burası Orhan Kemal'in "Bekçi Murtaza" romanında geçen fabrika...

Otelimize gelip 1 saat kadar dinlendikten sonra yine otobüslere binip Piraye restauranta geldik. Lezzetli Adana yemeklerini tadıp kilolarımıza kilo ekledik.










Yorumlar

Popüler Yayınlar