DADD Ralli Akdeniz 10. Gün
Bugün yine Antalya'dayız ve Antalya Deniz Ticaret Odası'nın konuğuyuz. Sabah otobüsler gelene kadar haldır haldır çamaşır yıkayıp bir de yalap şap teknenin dışını temizledik. Geldiğimiz günden beri hiçbir şeye vakit bulamıyoruz çünkü. Sağ olsun Antalya biz çok güzel ev sahipliği yaptı.
Otobüsle ilk gittiğim ören yeri Perge Antik Kenti oldu. Bugün bize aynı zamanda Side kazı başkanlığı da yapan Prof. Dr. Hüseyin Sabri Alanyalı rehberlik ediyor. Sıcaklık 40 derece gibi ve kendisini canla başla dinlemeye çalışıyoruz.
UNESCO Dünya Geçici Miras Listesi’nde yer alan ve tarihi Tunç Çağı’na kadar inen Perge Antik Kenti, Geç Klasik, Helenistik ve ağırlıklı olarak Roma İmparatorluk dönemleri bağlamında planlama açısından önem taşıyor. Dün gezdiğimiz Antalya Müzesi'nin "Perge Tiyatrosu Salonu" , "Tanrılar Salonu", "İmparatorlar Salonu" ve "Lahitler Salonu" Perge kazılarında bulunan eserlerden oluşuyor. Bu sebeple müze gezisinden sonra burayı gezmek oldukça ilgi çekici oldu. Kentte kazı çalışmaları hala devam ediyor ve bu çalışmaların ancak %25 oranında tamamlandığı belirtiliyor.
Kutsal kitap İncil’de Aziz Pavlus’un Aksu Nehri’ni kullanarak Perge’ye ulaştığının yazılı olması, nehrin ve Perge’nin Hristiyanlığın kutsal nehir ve kentlerinden biri sayılmasını sağlamış. Kent planlaması çerçevesinde, aşağı kentin kuzey-güney eksenini oluşturan sütunlu cadde iyi korunmuş bir örnek. Bu caddeyi ortasından boylu boyunca kat eden su kanalı ise, bu anlamda önemli bir tasarım. Kanal, kentteki dört anıtsal çeşme yapısı ve iki büyük hamam ile beraber Perge’ye bir “su kenti” kimliği kazandırmış. Aşağı kentin etrafındaki sur duvarı, kuleler, bastionlar ve kapılar da büyük oranda ayakta. İnsan daha çok gezmek, daha çok dinlemek istiyor ancak hava sıcaklığı buna el vermiyor. Buralara Ekim ayından önce gelmemek lazım.
Perge'den sonraki durağımız Aspendos Tiyatrosu. Buraya üçüncü gelişim. Şu an 26. Aspendos Opera ve Bale Festivali gerçekleştiğinden tiyatroyu Aida Operası'nın dekoruyla gezdik ve bu da ilginç görüntüler oluşturdu.
Aspendos Tiyatrosu, gerek mimari özellikleri gerekse iyi koruna gelmişliği ile Roma Devri tiyatrolarının günümüzdeki en seçkin temsilcilerinden biri. Tanrılara ve devrin imparatorlarına adanan yapı, Roma tiyatro mimarisinin ve yapım tekniğinin son çizgilerini temsil etmekte ve kapasitesi 15–20 bin kişi kadar...
Bugünkü son ziyaret noktamız Side Antik Kenti oldu. Burada Kazı Evine gittik ve çalışmalarla ilgili bir brifing aldık. Saat 15.00 olunca ve hava da çok sıcak olunca ve sabahtan beri aç olunca bende sinirler gerildi ve gruptan ayrılıp soluğu bir dürüm dönercide aldık. Vallahi aç olmasam daha çok gezmek, müzeyi de ziyaret etmek isterdim. Saat 17:00'ye kadar Side'yi gezdik ve sonrasında otobüsümüze atlayıp Antalya'ya geri döndük. Side'de en beğendiğim bölüm kazı çalışmalarının sergilendiği cam caddeler oldu. Tarihe verilen gerçek değer ve ciddiyet hemen kendini gösteriyor. Kazı ekibine sonsuz teşekkürler...
Günümüz, Arap Nazmi'de sonlandı. Menümüz şişte köfte, tahinli piyaz ve tahinli cevizli kabak tatlısı... Bu Antalya'da son gecemiz ve yarınki yolculuk için hazırlanmamız lazım. Çünkü önümüzde 67 millik bir yolumuz var.
Yorumlar
Yorum Gönder