7 Temmuz 2015 - Chalkidiki - Panayia Koyu - 40 13.70N 23 46.00E
Çocukluğumda uyumadığım uykuları uyuyorum. Mesela benim ilkokulda dahi gece 10 civarı uyumuşluğum bir elin parmaklarını geçmez. Dün gece 10 gibi sızıp sabah 8'de uyandım. Gece seyrinin yorgunluğu biraz geçti sayılır... Bugün de kendine azap yaratmak için 7 günlük detoksa başladım. Gün boyu iyi gitti ama akşamüstü biraz fazla geldi. Tekneye gelişimiz de gecikince akşam yemeği saati iyice geçe kaldı. Neyse şimdi yedim de kendime geldim...
Bugün araba kiraladık. Chalkidiki Yarımadası'nda gezilecek neresi varsa görmeye çalışacağız.
Stagira Köyü, Aristo'nun doğduğu yer olarak geçiyor. Köyün çok güzel olduğunu söyleyemeyeceğim ama girişteki Aristo Parkı oldukça ilginç.
Aristo, M.Ö. 385 yılında doğmuş ünlü bir Yunan düşünürü ve filozofu. Plato'nun öğrencisi olarak 20 yaşından sonra Atina'da eğitim görmüş. Plato'nun ölümünden sonra, Makedonya Kralı 2. Philip tarafından oğlu Alexander'ın eğitimi için çağırılmış.
Bu önemli şahsiyet için doğduğu köyde, çalışmalarına atıfta bulunan bir park düzenlenmiş.
Pusula
Güneş Saati
Optik
Sonra asık suratlı bir garson kızın olduğu kafesinde yeşil çay içip interneti resmen sömürdük.
İkinci durağımız geleneksel evleriyle ünlü Arnea köyü. Burada evler, Türk evi minarisini andırıyor. 1820'li yıllara ait olan binalar, çok iyi korunmuş. Evlerin duvarlarında hikayeleri de var. Bence iyi bir restorasyon çalışması.
Köyün meydanında menüsünde hemem hemen hiçbir şey olan bir tavernada öğle yemeğimizi yedik. Yemekten sonra kendimizi Selanik yolunda bulduk. Buraya kadar gelmişken Atamızın evini ziyaret etmeden geçemedik.
Atatürk'ün doğduğu evin ön parselinde Türk Konsolosluğu bulunuyor. Biz 2004 senesinde, karadan yaptığımız olaylı bir Yunanistan gezisinde burayı ziyaret etmiştik. O zaman ev, etnografya müzesi gibi yaşamın canlandırıldığı ve eşyaların sergilendiği bir mekandı. Bir süre önce tadilat gören bina, yeni bir düzenleme ile restore edilmiş, odalara Atatürk'ü anlatan panolar ve filmler yerleştirilmiş; biri genç diğeri orta yaşlı iki Atatürk heykeli Yılmaz Büyükerşen tarafından yapılmış. Bence bu haliyle daha düzenli ve ciddi bir görüntü sergiliyor ancak eski hali daha samimi ve özellikle çocuklar için daha akılda kalıcıydı...
Müzeye kapanmasına yakın gitmiştik; çıkışta kemerlere kadar yürüdük. Buradaki kiliseden bozulup cami haline getirilen ve daha sonra restore edilip, sıvanan mozaikleri açığa çıkarılan yapı çok hoşumuza gitti. Bence İstanbul'daki Ayasofya müzesinden sonra ikinci ilgi çekici bina olabilir.
Selanik'in tarihi yapılarının başında gelen kemerlerin üzerindeki rölyeflerler çok güzel...
Selanik'in simgesi Beyaz Kule'ye de gitmesek olmazdı. Biz daha önce geldiğimizde meğerse hiç gezememişiz. O zaman Yunanistan'a yüzyılın karı yağmıştı ve seyahat burnumuzdan gelmişti.
Hava o denli nemli ve sıcaktı, ben de detokstan ötürü o kadar aç ve yorgundum ki, kulenin tepesine Azmi hariç hiç birimiz çıkamadık. Kafede oturup internete girip soğuk kahvelerimizi içmek daha keyifliydi.
Akşamüstü 8 gibi Selanik'ten ayrıldık. 1,5 saat sonra tekneye geldiğimizde kan ter içinde kalmıştık. Yarın bu koydan ayrılmayı düşünüyoruz. Ana karada bu kadar dolaşmak yeter...
Bugün yürüyerek katedilen mesafe: 8 km.
Yorumlar
Yorum Gönder