Sabah Fransızlar'a vada edip 8:00 de Samos'tan yola çıktık. Hava çok sakindi. Dilek boğazından çıktıktan sonra 60 derece apaz rüzgarla Kuşadası Marina'ya kadar geldik.
Kuşadası denizden yine felaket betonlaşmış görünüyor.
Kuşadası marinanın büyük bölümü yenilenmiş, genişletilmiş, bir de hakikaten şehrin paçoz yüzünü değiştiren bir çarşı yapılmış. Bu gelişimizde Kuşadası'nı ilk defa çok beğendik.
Öğleden sonramızı havuz başında geçirdikten sonra akşam yemeğimizi bu yeni merkezde yedik. Çok keyifliydi. En eleştirel yönü, ısmarladığımız şarabın masaya açık getirilmesiydi; bu sebeple "Atelier Bomonti" isimli restaurantı burada ifşa ediyorum ki bir daha yapmasınlar.
Yemekten sonra, yirmi dakikalık bir yürüyüşle, 5 gün sonra Burcu'nun geleceği Kuşadası-Samos feribotunu öğrendik. Her sabah, 9:00'da kalkan feribotun ücreti, çıkış işlemleriyle 35 euro.
Kuşadası'na daha önce de geldiğimde, Osmanlı hanedanının işlettiği, marinaya tepeden bakan oteli çok beğenmiştim.
Son padişah Vahideddin’in de torunu olan Hümeyra Özbaş 1960’lı yıllarda eşi Halil Özbaş ile birlikte bugün Kuşadası’nda bulunan ‘’Kısmet Oteli’’ adlı oteli kurmuşlar. 5 yıldızlı otele, bir çok aristokrat sınıfına mensup kişilerden tutun,krallar,prensler,prensesler’e varıncaya kadarbir çok kişi müşteri olmuş. Otelin lobisinde de hanedana ait pek çok fotoğraf görmek mümkün. bu otel, bir nevi müze özelliği taşıyor ve Bence Kuşadası'nın en ilginç oteli...
Yorumlar
Yorum Gönder