4 eylül 2013 - çarşamba
Dün gece uyur uyanık, oldukça keyifsiz geçti. Ali'nin omuz onu uyutmadığı için ben de ara ara uyandım.
Sabah olduğunda kendini biraz daha iyi hissettiği için Kos'a gitmek üzere yola çıktık.
Yandaki İngilizler bizden sonra ve bizim üzermize demir attığı için yaklaşık 40 dakikalık bir uğraş sonucu demirimizi 10:00 gibi alabildik.
Kos yolu oldukça dalgalı ve rüzgarlıydı. Yarı yola kadar 120 dereceden gelen rüzgarla motor destekli flog açtık. 3 metreyi bulan dalgalar bizi oldukça yordu.
Kos ana limana geldiğimizde oldukça sert esen rüzgarda zorlanarak bağlanmayı başardık.
Teknede yediğimiz öğlen yemeğinin ardından kendimizi Kos sokaklarına attık.
Kos, Hipokrat'ın memleketi... Pek çok tarihi kalıntının yanında, korumaya alınmış çınar ağaçları görülmeye değer.
Kos'un meydanında yeralan kapalı çarşı ile birlikte, 1876 yılında Gazi Hasan Paşa tarafından yaptırılmış cami görülebilir.
Kos, Rodos'tan sonra en çok Türk etkisinde kalmış ada... Adanın özellikle dağlık kısımlarında çok fazla Türk köyü var.
Gezimizi dondurmalarla taçlandırıp eczanelerin çarşamba günü çalışmadığı saçmalığını öğrendikten sonra Moshonis'e döndük.
Akşam yemeğimizi teknede yedikten sonra bir de mini gece turu yapacağız.
Yorumlar
Yorum Gönder